Nöronlarımı Seviyorum!

Beyin hücreleri yani nöronlar birbirleriyle ağ bağlantıları kurarak, duygu, ve düşüncelerimizi oluştururlar. Bir insan ne kadar çok yeni şey öğrenir ve düşünürse beyindeki sinir hücreleri arasındaki bağlantılar o kadar artar. Bağlantılar arttıkça, insan daha fazla öğrenme ve düşünme kapasitesine ulaşır. Bu da hafızayı, konsantrasyonu, motivasyonu ve zekayı güçlendirir. Bir insan beyninde yaklaşık yüz milyar nöron, yani sinir hücresi bulunur.

Dünyanın en zeki insanlarından Einstein’ın beyni, izni doğrultusunda ölümünden sonra çıkarılıp incelenmiştir. Ünlü bilimcinin beyninin,  fiziksek olarak ortalama insan beyninden büyük olmak bir yana %10 daha küçük olduğu görüldü. Buna karşın beyin hücreleri arasındaki bağlantıların ki özellikle matematik ve uzaysal işlemlerden sorumlu kısmının çok yoğun ve sıkı ağlarla olduğu tespit edildi. Beyin hücreleri arasındaki bağlantı çok önemlidir. Yaptığımız her şey beynimizin o işten sorumlu bölgesini aktifleştirir. Beynimizin hangi bölgesini yoğun kullanırsak o işlemin yapıldığı beyin bölgesindeki nöral ağlar artmakta, sıkılaşmakta, çoğalmaktadır. İnsanların meslekleri gereği çok yaptıkları etkinlikler bu sayede onların beyinlerinden okunabilir.

Düşüncelerimiz, kimyasal moleküller ve elektrik akımları halinde beynimizin içinde dolaşır. Beyin bilimcilere göre 20 watt gücünde ”elektrikli’ bir beynimiz var. Bir nöron tek başına bir şey yapmaz, beynimizdeki tüm aktiviteler, nörol ağlar içinde ekip çalışması halinde yapılır. Beyin, nöron ağları sayesinde hem kendi iç işlemlerini yapar, hem de vücudun diğer organlarına komuta eder.

Nöronların en ilginç özelliklerinden biri ”ters çaba” kuralına göre çalıştıkları anlardır. Başınıza gelmesinden en çok koktuğunuz şeye odaklanırsanız, nöronlar onu size çeker, korktuğunuzu başınıza getirirler. Örneğin trafik kazasından korkan bir kişinin trafik kazası geçirmesi veya hastalanmaktan çok korkan bir kişinin önemli hastalıklara yakalanması, aldatılmaktan korkan bir kişinin sürekli aldatılması gibi Sonra da korktuğum şey başıma geldi deriz. Bunlar sizce tesadüf mü?

Düşüncelerinizi bastırmaya çalışmayın, düşüncelerinizi kabul edin, yüzleşin, serbest bırakın ve  zihninizi siz yönetin. Böylece anıların kayıtlı olduğu nöral ağı kullanmayarak zamanla zayıflayıp sönmesini sağlamış olacaksınız. İnsanların dünyasında olduğu gibi nöronların dünyasında da bir tutunma çabası vardır. Bu yarışta birileri kazanır, birileri kaybeder. Beyin içinde yapacak iş bulamayan, beslenemeyen, diğer nöronlarla bağlantı kuramayan, ilişki ve iletişim ağına dahil olamayan nöronlar zamanla etkilerini yitireceklerdir. İşlevsiz kalan nöronlar ölürler. Sevgilisinden ayrılan bir kişinin bu olayı düşünmemeye çalışması ve kendisini zorlaması hiçbir işe yaramayacaktır. Aksine onu daha fazla düşünmesine sebep olacaktır. Bu konu ile ilgili nöral ağlarını farkında olmadan güçlendirerek o kişiyi unutması engellenecektir. Sigarayı bırakmak isteyen ve bu yüzden sigarayı düşünmemeye çalışan  bir kişide farkında olmadan nöral ağlarını güçlendirecektir. Bu süreçte zihni baskılamak yerine zihninizle yüzleşip nöronlarınızda kayıtlı olan eski sevgili veya sigara ile ilgili bağları zayıflatıp kaybolmasını sağlamak gerekmektedir.

Yeni öğrendiğiniz şeyler beyninize canlılık ve enerji getirir. Pozitif düşünceler, canlı duygular, yaratıcı yeni projeler üretir.  Yenilik nöronları uyarır, canlandırır adeta coşturur. Evinizde, giyim tarzınızda, ofisinizde, bahçenizde yapacağınız küçük bir değişiklik,  bile büyük fark yaratır.

Beyniniz için sık sık yenilik yapın. Daha önce bilmediğiniz bir şeyler öğrenin, gitmediğiniz yerlere gidin, kitap okuyun, yeni yollar keşfedin, bulmaca çözün, nöronlarınızı güçlendirin. Beslenmenize dikkat edin bol bol su için. Her gün yiyeceğiniz 3-4 tane ceviz nöronlarınız arasında adeta kutlama töreni başlatacaktır.

Sinir bilim araştırmalarına göre, beynimizdeki verilerin %80′ i görsel yolla alınıyor. Bu müthiş bir oran öyle değil mi? Sadece bakmak değil, farkındalığımızı geliştirip baktığımızı görebilmek çok önemli. Kendinizle ve çocuklarınızla mutlaka baktıklarınızı daha fazla görebilmek için çalışmalar yapmalısınız. Gözünüzün bir fotoğraf makinası gibi sürekli çekim yaptığını düşünün. Gittiğiniz, gezdiğiniz, yerler ile ilgili çalışmalar yapın. Neler gördüyseniz, nerede gördüyseniz ve bu gördüklerinizin rengi, şekli, kokusu, büyüklüğü, yarattığı his hakkında ayrıntılı paylaşımlarda bulunabilirsiniz. Ya da kendi kendinize zihin jimnastiği yaparak hatırlamaya çalışabilirsiniz.

Paylaş:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir